KORONAVİRÜS ÜCRETSİZ İZİN NEDENİ Mİ?
Ücretsiz iznin Yargıtay kararlarına göre karşılıklı muvafakatle kullanılan bir hak olduğunu hatırlatan Öztabak, koronavirüs tehlikesi ve mücbir sebep hali düşünüldüğünde, işverenlerin işçilere mümkün olduğunca bu hakkı kullandırmaları gerektiğini söyledi. İşverenin burada kötü niyetli hareket edemeyeceğini belirten Öztabak, ücretsiz izin hakkını kullanan işçinin kullandığı izinleri daha sonra yıllık izinden düşemeyeceğini vurguladı.
Koronavirüse yakalanmış bir işçinin, işveren tarafından iş akdinin sonlandırılması haklı bir sebebe dayanan feshin şartlarını oluşturmadığının altını çizen Öztabak, “Yalnızca koronavirüs için değil, tüm hastalıklar bakımından, eğer bir işçi hasta ve hastalığın iyileşme ihtimali var ise, bu durum işveren açısından haklı bir fesih sebebi değildir. Ancak, hastalığın tedavi edilemeyeceği kesinse ve iş yerinde çalışması sakıncalı ise işveren bakımından geçerli fesih gündeme gelebilir. Olaya işçi açısından bakacak olursak, işverenin koronavirüse karşı gerekli tedbirleri almaması, İş Kanunu kapsamında işçiye haklı sebeple derhal fesih hakkı vermektedir. Aksi halde yani işveren tarafından iş yerinde gerekli tedbirlerin alınmaması durumunda, işçinin hayatını kaybetmesi ya da zarar görmesi, işveren açısından hem hukuki, hem cezai sorumluluklar doğuracaktır” dedi.
ÖZEL OKUL YA DA KURS ÜCRETLERİ ÖDENECEK Mİ?
Türk Borçlar Kanunu’nun özel okul ya da kurs ücretlerine yönelik hususların açık olduğunu ifade eden Öztabak, mücbir sebep dışında taksit ödenmemesinin söz konusu olamayacağını söyledi. Velilerin burada ilgili eğitim kurumu ile imzaladığı sözleşmeye dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Öztabak, “Eğer ki sözleşmede mücbir duruma ilişkin bir madde varsa, zaten herhangi bir ücret ödemesi söz konusu olamaz. Ancak sözleşmede bu duruma herhangi bir atıf yoksa, o zaman tartışma ‘Yaşanan bu durum, mücbir durumu kapsıyor mu?’ çerçevesinde gerçekleşir. Her ne kadar Türk Borçlar Kanunu sözleşmelerinde bağlılık ilkesi geçerli olsa da ancak ve ancak öngörülemeyen durumlarda eğer borçlu taraf karşı tarafa ödeme yapmazsa, bu durum temerrüt oluşmasına neden olmaz” diye konuştu.
YURT DIŞI SEYAHATLAR VE TATİL PROGRAMI İÇİN DURUM NE?
Konaklamanın yanı sıra ulaşım, kültür turu gibi iki veya daha fazla hizmetin satın alındığı sözleşmelerle ilgili Tüketici Kanunu uyarınca yayınlanmış Paket Tur Sözleşmeleri Yönetmeliği’nde açık hükümler bulunduğunu belirten Öztabak, “Başlamasına 30 günden az bir süre kalan paket tur sözleşmelerinin mücbir sebep nedeni ile iptali durumunda turizm acentesi, Yönetmeliğin 16’ncı maddesinin 4üncü fıkrası gereğince seyahate dair vergi ve harç ücretlerini belgelendirmek şartı ile 3’üncü kişi ve kurumlara aktardığı, geri alınabilmesi mümkün olmayan ücretler dışındaki tutarları iade ederek, rezervasyonun iptalini yapmak zorundadır. Aksi bir durumda, 10 bin 390 TL’nin altında bulunan uyuşmazlıklar İl Tüketici Hakem Heyeti görevlidir” şeklinde konuştu.
İHTİLAF DURUMUNDA
Olası ihtilaflarda sözleşmede yer alan mücbir sebep maddesinin içeriği ve yazılışının önem arz ettiğini söyleyen Öztabak, somut olayda yer alan ihtilafın içeriğinin önem taşıdığını ekledi. Mücbir sebep ile ilgili ekleme de yapan Öztabak, “Koronavirüs salgınının öngörülemeyecek bir olay olduğunu Dünya Sağlık Örgütü’nün 12 Mart 2020 tarihli kararı ile pandemi, yani küresel bir salgın olduğunu ilan etmesi mücbir sebep olduğunun kanıtıdır. Buna ek olarak, gerek Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Cumhurbaşkanlığı, gerek Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı tarafından alınan kararlar dahilinde ülke genelinde pek çok olağanüstü tedbir alınması da mücbir sebep olgularını desteklemektedir” dedi.
0 Yorumlar