Erdoğan'dan Beşiktaş Belediyesi açıklaması: Demek ki su kaçağı var

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beşiktaş Belediye Başkanının görevden uzaklaştırılması için "Demek ki bir su kaçağı var. Bize gelen bilgiler çok daha farklı" dedi.

Erdoğandan Beşiktaş Belediyesi açıklaması: Demek ki su kaçağı var
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ErdoğanFransa ziyareti öncesi yaptığı açıklamada özetle şunları söyledi: "Bu ziyarette çok geniş başlıklarda görüşmelerimiz olacak ve bu ülkelerimiz arasındaki ikili ilişkilerden tutunuz bölgesel konuları ele alacağımız bir ziyaret olacak. Türkiye ve Fransa arasındaki işbirliğinin bölgesel ve uluslararası barış açısından da büyük önem taşıdığına inanıyorum. Bölgemizde malum koalisyon güçleri var. Bu koalisyon güçleri arasında Fransa’nın da aktif rol aldığı malumdur. Buradaki gelişmeleri de görüşme fırsatımız olacak. Fransa, Kudüs, Libya ve Suriye’deki konuları da değerlendirme fırsatımız olacak. AB’nin içinden geçmekte olduğu süreci ve Türkiye – AB ilişkilerini ve Kıbrıs’a ilişkin gelişmeleri de ele alabileceğimizi düşünüyorum. Savunma sanayi başta olmak üzere her alanda işbirliğimizi ilerletmeye hazırız. Fransa’da yaklaşık 700 bin Türk kökenli insanımız yaşıyor ve bunların yarısı da hemen hemen çifte vatandaş konumunda. Bunlarla ilgili de görüşmelerimiz olacak. Fransa’ya gerçekleştireceğim bu ziyaretin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
 KABİNE REVİZYONU İDDİASI
(Kabine revizyonu iddialarının sorulması üzerine) Doğruluk payı yok.
BEŞİKTAŞ BELEDİYE BAŞKANI'NIN GÖREVDEN ALINMASI: DEMEK Kİ SU KAÇAĞI VAR
(Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar görevden alınmasının sorulması üzerine) Konu tabii tamamiyle bu konularda İçişleri Bakanlığı sürekli olarak mülkiye müfettişleriyle yaptığı kontroller vardır. Zaman zaman özel mülkiye müfettişleri çıkarmak suretiyle yapılan kontroller vardır. Özel mülkiye müfettişleriyle yapılan kontroller genellikle istihbarat üzerine yapılır. Bunlar belediye başkanları için bilinen şeylerdir. Benim mesela belediye başkanlığı dönemimde mülkiye müfettişleri vardı. Onlara oda tashih etmiştim. Asıl önemli olan şu anda açığa alma kararını İçişleri Bakanlığı veriyorsa burada demek ki bir su kaçağı var. Atılan adımla ilgili olarak Ataşehir’de ne olduysa burada da bu oldu. Bize gelen bilgiler çok daha farklı. Onu da söyleyeyim. İş adamlarımız, vatandaşlarımız kendilerinden rüşvet talebinde bulunulduğu zaman (yüzleşmeye var mısın’ dediğimizde kaçıyor. Bundan kaçarsanız biz o zaman hakikaten görevi kötüye kullananları nasıl ortaya çıkaracağız. Burada da böyle bir süreç söz konusu. Yurt dışına çıkma vs. hepsi İçişleri Bakanlığımızın yasal haklarıdır ve hukuk çerçevesinde kullanmıştır. Tabii orada çocuklarımın da yurt dışına gitmesi durumu var deniyor. Burada bir düzeltme yapmamız lazım. Benim çocuklarım kendi öz vatanında okuma imkanı olmadığı için gitmek durumunda kaldı. Şimdi sayın başkanın ailesiyle ilgili konuda da yurt dışına çıkışıyla ilgili hukuki bir engel olmadığı durumda İçişleri Bakanlığımızın bir engel yapacağını sanmıyorum.
 HAKAN ATİLLA DAVASI: ABD'NİN HUKUK ANLAYIŞI BUYSA DÜNYA YANDI

SAADET PARTİSİ AÇIKLAMASI(Hakan Atilla davasının sorulması üzerine)
 Amerika  şu anda çok ciddi bir kumpaslar zinciri içinde bir süreç işletiyor. Sadece hukuki değil ekonomik alanda da kumpaslar var. Her tarafı kendine göre yola getirme niyetinde. Hakan Atilla olayında son olaydan önce 6 kez ABD’ye girerken engellemeyle karşılaşmıyor 7. de gözaltına alınıyor. 6 davanın 1 tanesinde kara para aklama yok diyor diğerlerinde dolaylı yoldan kara para aklamaya getiriyor. Halkbankası’nın kendisiyle de bu konunun uzaktan yakından alakası yok. Konuyu getirdiler Zarrab konusuna bağladılar. Bu davalarda süreç çok farklı işletildi. ABD’nin adalet anlayışı buysa o zaman dünya yandı. ABD adalet anlayışını gözden geçirmeli ve tahkim etmeli. Böyle bir adalet anlayışı olamaz. Benim ülkemde bize karşı bir darbe girişiminde bulunacaklar, devlete karşı bir darbe girişiminde bulunanları sene 99. O günden bu güne kendilerine tashih ettikleri arazi içinde paşalar gibi yaşatacaklar. Yargı tararlarına saygı duymayacaklar. Uluslararası hukuk anlamını yitiriyor. Bundan sonraki süreç maalesef üzülerek söylüyorum böyle işleyecektir.
(CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun görüşmesinin sorulması üzerine) Siyaset yapıyoruz. Eğer 100 bin imzayı toplamaktan uzaksa bir siyasi hareket o zaman bunu yapmasına da gerek yok. Demek ki hiç gücü yok. Maliyetleri konusunda noter masrafları filansa konu, bu konuda iktidar tek başına karar vermedi. Konuşuldu, görüşüldü.
ÇOCUK CİNAYETLERİ
(Çocuk cinayetlerinin sorulması üzerine)  Bu konunun izahi söz konusu değil. Bunlar cani. Bunlar insanlıktan nasibini almış değil. Yaşadıklarımız gerçekten, televizyon ekranlarında bunları izlediğimiz zaman acaba diyoruz medyayı mı suçlasak. Ya bunları gösterme. Bunu gördüğü zaman bazı vatandaşlarımız  idam diyor. Ya sen nasıl yavrunu öldürürsün ya. Bazıları da kendini de öldürüyor. Ya kendini öldürsen ne yazar öldürmesen ne yazar. Ondan sonra ruhsal bunalım tartışması başlıyor. Buna toplumsal olarak vereceğimiz tepki çok çok önemli. Onları önce kendi akrabalarından yakınlarından başlamak üzere yalnızlığa itmek veya onları içinde bulundukları psikolojiden çıkarmak için önce onların adım atması gerekir. Nesillerimizi iyi eğitmemiz, iyi yetiştirmemiz gerekiyor. Bu noktada dini eğitimin de çok çok önemli olduğunu ifade etmem gerekiyor.
'İRAN NORMALE DÖNECEK' DEDİLER 
(İran’daki olayların sorulması üzerine)  Ruhani’yle bir görüşme yaptım. Kendileri hafta sonuna kadar normalleşmenin olacağını söylediler. Sayın Ruhani’nin ilk anda yaptığı açıklamadan sonraki süreçte,  yani bu sokak gösterilerinin kendi halkının demokratik hakkı olduğu yönündeki açıklamaları da süreci ciddi manada yumuşatmıştır. Burada bir şeyi ortaya koymamız lazım. Dışişleri ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü olarak açıklama yaptık ama benim de söylemem lazım. Özellikle bazı ülkelerin, ABD ve İsrail başta olmak üzere, bu ülkelerin İran’dı Pakistan’dı bu ülkelerin içişlerine karışmasını bizim doğru bulmamız mümkün değil. Bu ülkelerin halklarını birbirlerine karşı karşıya getirmektir. Bunu Irak’ta gördük. Irak iflah etti mi? Biz Türkiye’de iktidar olduğumuzdan bu yana maalesef Irak düzelmemiştir. Orada ABD’nin Irak’ta attığı adımla bir geri sayım başlamıştır. Gelelim Suriye’ye var mı düzelme? Yok. Libya aynı. Tunus’u da karıştırıyorlar. Afrika’da Sudan, Çad. Hepsi aynı. Bakın karıştırılan ülkeler hep İslam ülkeleridir. Halkı Müslüman ülkelerdir. Bu ülkelerin de kendilerine ait zenginlikleri var. Kusura bakmasınlar bu gerçekleri de artık başta halkımızın bilmesi ardından da bütün insanlığın bilmesi ve bakışların değişmesi lazım. Er ya da geç bakışlar değişecek ve birilerini yalnızlığa itmek isteyenlerin kendileri yalnız kalacaklardır.

Yorum Gönder

0 Yorumlar