Artvin’in Kafkasör Yaylası Cerattepe Mevkii’nde madencilik faaliyetleri için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, ’Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Olumlu’ raporunun yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açılan Türkiyenin en büyük çevre davasında, Rize İdare Mahkemesi’nin, ’Madencilik yapılabilir’ yönündeki kararı Danıştay tarafından onaylandı. Kararla Cerattepe Mevkii’ndeki madencilik faaliyetlerinin önü açılmış oldu.
Cerattepe Bölgesindeki madencilik faaliyeti için Rize İdare Mahkemesi’nce ’ÇED olumlu’ kararı daha önce iptal edilen maden şirketi, 2 Haziran 2015te yeniden ÇED Olumlu kararı aldı. Bu gelişme üzerine harekete geçen Yeşil Artvin Derneği öncülüğündeki 751 kişi ve 61 avukat, 8 Temmuz 2015’te Rize İdare Mahkemesinde, ’ÇED olumlu’ raporunun yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Türkiyenin en büyük çevre davasını açtı. Mahkeme, bölgede 14 Mart 2016’ da bilirkişi heyeti ile inceleme yaptı. Mahkemeye ulaşan bilirkişi raporunda, yıllık 500 bin ton çıkartılacağı öngörülen cevherin kapalı kabinli teleferikle taşınması halinde çevreye zararlarının azalacağı ve ara katlı üretim yöntemi ile heyelan riski oluşmayacağı belirtildi. Rize İdare Mahkemesi, Cerattepedeki madencilik faaliyetleri için tarafları son kez 19 Eylül 2016’da dinledi.
45 SAYFALIK KARAR
Duruşmada Yeşil Artvin Derneği yöneticileri ve avukatları redd-i hakim isteminde bulundu. İstemi aynı gün reddeden Rize İdare Mahkemesi heyeti 1 gün sonra 20 Eylül tarihinde aldığı 2016/485 nolu kararla, ÇED iptal davasının reddine karar verdi. Rize İdare Mahkemesi, 45 sayfalık kararında devlet ormanlarında gerekli iznin alınması halinde madencilik faaliyetlerinin yapılabileceği, söz konusu madencilik projesi için gerekli izinlerin alındığı ve mevzuata aykırı bir durum olmadığına yer verildi. Kararda ayrıca, maden sahasının Milli Park ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi dışında kaldığına vurgu yapılarak projeye yönelik iptali istenilen 2/6/2015 ve 3882 sayılı ÇED Olumlu Kararının hukuka ve mevzuata uygun olduğuna karar verilerek iptal talebi reddedildi.
DANIŞTAY ONADI
Yeşil Artvin Derneği, Rize İdare Mahkemesi’nin verdiği karara geçen yıl 10 Ekim tarihinde Danıştay’a başvurarak itirazda bulundu. İtirazı değerlendiren Danıştay, yerel mahkemenin verdiği ’Madencilik yapılabilir’ yönündeki kararı onadı ve 25 sayfalık kararda kararın iptal edileceği bir durumun söz konusu olmadığına yer verdi. Danıştay 14’üncü Dairesi, daha önce aynı bölge için 2013 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen ’ÇED olumlu’ raporunu iptal eden yerel mahkeme kararını onamıştı.
KARARDA BİRLİKİŞİ HEYETİNİN RAPORU ETKİLİ OLDU
Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesinden (KTÜ) Orman Yüksek Mühendisi Prof.Dr. Bedri Serdar, Harita Mühendisi Doç.Dr. Fevzi Karslı, İnşaat Mühendisi Yrd.Doç.Dr. Adem Bayram, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesinden Maden Yüksek Mühendisi Prof.Dr. Birol Elevli, Ziraat Mühendisi Prof.Dr. Coşkun Gürsel, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsünden Çevre Yüksek Mühendisi Prof.Dr. Nihal Bektaş ile Jeoloji Yüksek Mühendisi Doç.Dr. Mehmet Salim Öncelin yer aldığı heyetin hazırladığı bilirkişi keşif raporu mahkemelerin kararında etkili oldu.
TELEFERİKLİ TAŞIMA İLE ÇEVRE ZARARLARI AZALIR
Bilirkişi keşif raporunda, açık galeri madenciliğinden kapalı galeri madenciliğine geçilmesi ve çıkarılması planlanan cevherin kapalı taşıma kabinli teleferik sistemi ile taşınması halinde çevre zararlarının azalacağı görüşüne yer verildi. ÇED raporunda, toplam 3 bin 314 adet ağaç kesileceği görüşlerini değerlendiren bilirkişi heyeti, teleferik hattının kurulması ve maden ağzından teleferik hattı arasındaki yolun genişletilmesi ile kesilecek ağaç sayısının raporda belirtilen düzeyde oluşacağına işaret etti.
"ARAKATLI ÜRETİM YÖNTEMİ HEYELANLARI ÖNLER"
Yıllık 500 bin ton cevher çıkarılacağı öngörülen madencilik faaliyetleri sırasında heyelan riski oluşacağı yönündeki iddiaları değerlendiren bilirkişi heyeti raporda, madende ara katlı üretim yöntemi kullanılacağı ve cevherin alttan alınıp yukarı doğru sürüldüğü sırada meydana gelen boşlukların dolguyla kapatılacağı göz önüne alındığında, üretim ile eş zamanlı olarak yapılacak dolgu faaliyeti nedeniyle kayaç hareketliliği ve göçüklerin önleneceği görüşüne yer verdi.
ENDEMİK BİTKİLER SÖKÜLÜP BAŞKA YERE DİKİLEBİLİR
Bilirkişi raporunda, maden proje sahasında kalan endemik türlerle ilgili değerlendirmeler de yapıldı. Proje alanında kalan Siklamen bitkisinin maden sahası içinde yapılacak kazı ve dolgu çalışmalarından etkilenmemesi için toplanarak, yakındaki aynı ekolojik koşullara sahip alanlara taşınıp dikilmesi önerisi de yer aldı.
MADEN SAHASINDA KALİTELİ İÇME SUYUNDAN BAHSEDİLEMEZ
İçme suyu kaynaklarının kirleneceği endişelerine de değinilen raporda, maden bölgesinde kaliteli su kaynağından söz etmenin mümkün gözükmediğine vurgu yapılarak, ÇED raporunda belirtilen taahhütlere uygun hareket edilmesi ile su kaynaklarının kirlenmeyeceği görüşüne de yer verildi.
KALIN: HUKUKTAN VE ADALETTEN BU KADAR UZAK BİR KARAR
Yeşil Artvin Derneği Avukatı Bedrettin Kalın, Danıştay’ın onama kararını değerlendirdi. Uzunca zamandır bekledikleri kararın çıktığını ancak bu şekilde bir karar verilmesini beklemediklerini belirten Kalın, şunları söyledi:
"Adalet, hukuk adına beklemediğimiz bir karar. Sefaletin ve rezaletin hukukun en üst kurumuna tırmandığını gösteren bir karar oldu. Hukuk ve adaletten bu kadar uzak bir karar olamaz. 25 sayfalık kararın 19 sayfası sadece davacıların isimlerinin olduğu karar. 1 sayfası müdahil olan milletvekillerinin müdahilliklerinin reddedilmesine ilişkin. 4 sayfası husumetle ilgili. Sadece 1 sayfadaki 1 paragraf bu davayla alakalıdır. O paragrafta da Rize İdare Mahkemesi kararının bozulmasının gerektirdiği bir durumun olmadığıyla ilgilidir. Bu hiçbir şey yazmamakla eş değerdir. Bu kadar gerekçesi olmayan, hukuk ve adaletten uzak bir karar bu güne kadar yüksek mahkemeden çıkmadı. Gerekli her türlü hukuksal yollara da başvuracağız. Hukuk sadece onlardan ibaret değildir. Adaleti oralarda bulamayacağımızı anladık. Şu anda da yürüyüşte adalet arıyoruz."
YEŞİL ARTVİN DERNEĞİ: BU KADAR GEREKÇESİZ KARAR BEKLEMİYORDUK
Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan’da kararı eleştirdi ve şu değerlendirmelerde bulundu:
"Şu Anda adalet yürüyüşündeyiz. Hukukun bu kadar bittiğini düşünememiştik. Umudumuz vardı. Daha önceki gerekçeli kararları biliyorduk ama bu kadar gerekçesiz bir karar beklemiyorduk. Ama bunlar bizim kararımızda bir değişiklik yaratmaz. Her zaman mücadelemizi sürdürdük. Yaşam alanlarımızı, gelecek kuşaklara bırakacağımız yaşam alanlarını korumamız gerekiyor. Hukuksuzluklar kendilerini bağlıyor. Halk, vatandaş olarak mücadelemizi sürdüreceğiz."
MÜCADELE 22 YIL ÖNCE BAŞLADI
Artvinin Kafkasör Yaylası Cerattepe Mevkii’nde madencilik faaliyetlerinin planlanması üzerine 1995 yılında kurulan Yeşil Artvin Derneği öncülüğünde birleşen Artvin halkı mücadele başlattı. 1996 yılında Kanadalı Cominco Madencilik şirketi bölgede faaliyet yapmak için ruhsat aldı. Ancak, aynı tarihte Artvin Valiliği Mahalli Çevre Kurulunun madencilikle ilgili olumsuz görüş bildiren raporu yayımlandı, 1998 yılında ise Maden Tetkik Araştırma (MTA) Genel Müdürlüğü bölgedeki heyelan risklerine dikkat çeken raporu açıklandı. 1998 yılında Artvin halkının 10 bini aşan imzalı metniyle dönemin Çevre ve Orman Bakanlığına müracaat edildi ve proje tekrar incelenmek üzere durduruldu.
2002 YILINDA ŞİRKETLER ÇEKİLDİ
Kanadalı Cominco Şirketi, 2002 yılında projeden çekildi ve ruhsat hakkını yine Kanada merkezli Rizede Çayeli Bakır Madeni’ni işleten INMET Mining Corporation’a devretti. 2005te Yeşil Artvin Derneği öncülüğünde projeye karşı açılan davada Rize İdare Mahkemesi önce, Yürütmeyi durdurma, ardından 2009 yılının sonunda da maden ruhsatının iptali yönünde karara verdi. Uzun süren yargı mücadelesi sonucunda Rize İdare Mahkemesinin maden ruhsatı iptali için verdiği kararı Danıştay 2002 yılında onadı. Artvin halkı böylece maden şirketlerinin bölgeden çekilmesini sağladı.
MADEN SAHASI YENİDEN İHALEYE ÇIKARILDI
Dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2011 yılında Artvin Cerattepe ve Genya dağındaki maden sahalarını ihale yoluyla ruhsatlandıracağını duyurdu. 17 Şubat 2012de yapılan ihalede bu alanlar Özaltın İnşaat Ticaret ve Sanayii A.Ş.ye verildi. 2012 yılında ihalenin iptali ve ÇED raporu olmadan çalışmalara başlandığı gerekçesi ile Rize İdare Mahkemesi’nde 2 ayrı dava açıldı. İhale ile ilgili dava reddedilirken, ÇED davasında iptal kararı alındı. 2013 yılında da Özaltın A.Ş. ruhsatını Cengiz Holdinge ait Etibakır A.Ş.’ye devretti.
TÜRKİYENİN EN BÜYÜK ÇEVRE DAVASI OLDU
Bakanlık, ihale süreci ardından bölgedeki bakır madeni için ÇED olumlu raporuna da onay verdi. Gelişme sonrasında Artvinliler, 2013 yılında yeni bir hukuk mücadelesi başlattı. Yeşil Artvin Derneğinin Rize İdare Mahkemesine açtığı davada mahkeme 24 Aralık 2014 tarihinde ÇED Olumlu kararını iptal etti. Ardından firma yeni bir ÇED başvurusunda bulunarak 2 Haziran 2015'te yeniden, ’ÇED Olumlu’ kararı aldı. Yeşil Artvin Derneği öncülüğünde 751 kişi ile 61 avukat, 8 Temmuz 2015’te Rize İdare Mahkemesine ÇED Olumlu raporunun yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Türkiyenin en büyük çevre davasını açtı.
DÖNEMİN BAŞBAKANI DEVREYE GİRDİ, ÇALIŞMALAR DURDU
Eti Bakır A.Ş., ÇED raporu ile ilgili verilmiş bir yargı kararı olmaması nedeniyle Artvin Valiliğine başvurarak 16 Şubat 2016 tarihinde iş makinelerini Cerattepe Bölgesi’ne çıkarmak istedi. Artvin halkı, araçları ile yola kurdukları barikatlarla iş makinelerinin bölgeye çıkmasına izin vermedi. 2 gün boyunca polis ve jandarmanın biber gazı, cop ve plastik mermi ile yaptığı müdahalelerin ardından iş makineleri Cerattepe Bölgesi’ne çıkarıldı. Olayların büyümesi üzerine Artvin heyeti ile Ankarada görüşen dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, hukuki süreç sona erene kadar Cerattepede çalışma yapılmaması yönünde talimat verdi.
0 Yorumlar