SEVGİSEL İFLAS Onur BİLGE







SEVGİSEL İFLAS

Onur BİLGE

Dün, yaşandı ve bitti. Yarın gelmeyebilir. Gün, bugündür. Bu gün, elimizdedir. Yaşadığımız an bize aittir. Öncesinin varlığının faydası yoktur. Sonrası meçhuldür.

Ayrılık, sevgisel iflastır. Fiziksel ve ruhsal beraberliklerin bitmesi her şeyin kaybıdır. Sürüklenen bir beden kalmıştır geride, cenazeden farksız. Beraberlik; iki ayakla yürümek, koşmak, dans etmektir. Yalnızlık, tek ayaklı kalmaktır. Nefes alamamak, yere göğe sığamamaktır. Ölmek ölmek dirilmek, tekrar tekrar ölmektir. Ruhun sıkılması, canın vücutta kıvranmaya başlamasıdır. Ruhsal sancının dayanılmaz bir hal almasıdır. Teşhisi kolay, tedavisi; hayatın akışına göre kısa veya uzun süre sonra, yine kısa veya uzunca bir süre için mümkündür.

Mutluluk hızla biter, zamanın nasıl geçtiği fark edilmez. Yalnızlık uzar da uzar, dayanılmaz. Beklemekten daha sıkıcıdır, işkencedir.

En çok, sevgisiz kalmak koyar insana. Hayat birdenbire boşalıvermiştir. Anlamsızlaşıvermiştir yaşamak. Ne doğan güneşin ne şarkının ne de şiirin anlamı kalmıştır. Hiçbir şeyden zevk almaz olur insan. Yarınsız hisseder kendini. Geriye bakar. Hep geriye... Neler cirit atar beyninde! Ardı arkası gelmez, soruların. Sordukça batar, düşünce batağına. Düşündükçe çeker girdap, içine. İçinin derinliklerine indikçe sıkılır ruhu. Çıldıracak gibi olur! Ya saldırganlaşır ya da içine kapanır. Ya vurur kırar, her önüne gelene sataşır ya da dalar gider ruhunun derinliklerine... Bulabilirsen bul! ..

İçinin çıkmazlarında ne yapar insan? Geçmişi canlandırır durur. Aynı olayları defalarca hatırlamaktan kurtaramaz kendini. Tekrar tekrar acı çeker. Pişmanlık bastırır, var gücüyle! .. Keşkeler içini yer bitirir. Olanca heybetiyle çıkar gelir, çaresizlik.

Giden gelse de eskisi gibi değildir artık. Mutluluk gelse de eskisi gibi değil. Hiçbir şey yerinde değildir artık. Her şey başka, bambaşka, darmadağın! ..

İnsanların darbe yemesi değildir, olay. Öyle görünse de değildir. Darbe yiyen, sevgidir. Yaralanan, berelenen, kırılan sevgidir.

Her konuşma, acabaları çağırır. Her bakışta, kopmuş gitmiş bir şeyler vardır. Sevgi, yüreği doldurmayı bir türlü başaramaz. Yabancı gibi gelir insanlar birbirlerine. Şüphe yüreklere çöreklenir; olası bir ayrılık, huzursuzluk nedeni olarak dolaşır durur ayaklara.

Dağdan kopan kayalar gibidir, kayıplar. Geriye gelmesi mümkün değildir. Her yükselen kötü söz veya davranış, bir kaya parçası düşürür, gönül dağından.

Bir de ihanet vardır. Yalan ya da iftira... Grayderler geçer, en sarp dağı dümdüz eder.

Gitme zamanı, gitmeyi bileceğiz. Geriye bakmadan, başarabildiğimiz kadar hızla uzaklaşmaya çalışacağız. Geride bir şey kalmamıştır, bir yangın sonrasının enkazından başka.

Ânı değerlendirmeyi bilmeli insan. Elindekiyle yetinmeyi, dünyasını süslemeyi bilmeli. Halen elinde olanları birer birer, tekrar tekrar düşünüp, Nimetleri Sunan’a şükretmeli: „Hamdolsun! ..“ demelidir.

Giden gitmiştir. Gelse de, eskisi gibi olamayacaktır. Yaşananlar, daha dayanılmaz haliyle bir kez daha yaşanacaktır. O halde, aynı işkenceyi bir daha, artırılmış şekliyle yaşamak istemenin mantığı nedir!

Geride yıkıntı, kömür, kurum, is... Kurtarabildiklerimize bakalım. Sağlığımız, işimiz, kalan hayatımız, en önemlisi; yüreğimiz.

Biz, o yürekle severiz. O yürek ki sevmeye ayarlı. Bir kara taşı bile severiz. Yeter ki güven versin, saygıyı hak etsin. Sevgi gelir. Hem de gümbür gümbür! ..

Umutsuzluk yoktur bizde. Allah’ın merhameti sonsuzdur. Hazinesinde neler vardır! .. Yeter ki hak etmeyi başaralım, istemeyi bilelim. Açılıncaya kadar, sabırla, dualarla çalmaya devam edelim, merhamet kapısını! Mutlaka açacaktır! ..

“Allah, gümüş kapıyı kapatırsa, altın kapıyı açar.”

***


Onur BİLGE-KHA

Yorum Gönder

0 Yorumlar