Onur
BİLGE
Dün,
yaşandı ve bitti. Yarın gelmeyebilir. Gün, bugündür. Bu gün, elimizdedir.
Yaşadığımız an bize aittir. Öncesinin varlığının faydası yoktur. Sonrası
meçhuldür.
Ayrılık,
sevgisel iflastır. Fiziksel ve ruhsal beraberliklerin bitmesi her şeyin
kaybıdır. Sürüklenen bir beden kalmıştır geride, cenazeden farksız. Beraberlik;
iki ayakla yürümek, koşmak, dans etmektir. Yalnızlık, tek ayaklı kalmaktır.
Nefes alamamak, yere göğe sığamamaktır. Ölmek ölmek dirilmek, tekrar tekrar ölmektir.
Ruhun sıkılması, canın vücutta kıvranmaya başlamasıdır. Ruhsal sancının
dayanılmaz bir hal almasıdır. Teşhisi kolay, tedavisi; hayatın akışına göre
kısa veya uzun süre sonra, yine kısa veya uzunca bir süre için mümkündür.
Mutluluk
hızla biter, zamanın nasıl geçtiği fark edilmez. Yalnızlık uzar da uzar,
dayanılmaz. Beklemekten daha sıkıcıdır, işkencedir.
En
çok, sevgisiz kalmak koyar insana. Hayat birdenbire boşalıvermiştir.
Anlamsızlaşıvermiştir yaşamak. Ne doğan güneşin ne şarkının ne de şiirin anlamı
kalmıştır. Hiçbir şeyden zevk almaz olur insan. Yarınsız hisseder kendini.
Geriye bakar. Hep geriye... Neler cirit atar beyninde! Ardı arkası gelmez,
soruların. Sordukça batar, düşünce batağına. Düşündükçe çeker girdap, içine.
İçinin derinliklerine indikçe sıkılır ruhu. Çıldıracak gibi olur! Ya
saldırganlaşır ya da içine kapanır. Ya vurur kırar, her önüne gelene sataşır ya
da dalar gider ruhunun derinliklerine... Bulabilirsen bul! ..
İçinin
çıkmazlarında ne yapar insan? Geçmişi canlandırır durur. Aynı olayları
defalarca hatırlamaktan kurtaramaz kendini. Tekrar tekrar acı çeker. Pişmanlık
bastırır, var gücüyle! .. Keşkeler içini yer bitirir. Olanca heybetiyle çıkar
gelir, çaresizlik.
Giden
gelse de eskisi gibi değildir artık. Mutluluk gelse de eskisi gibi değil.
Hiçbir şey yerinde değildir artık. Her şey başka, bambaşka, darmadağın! ..
İnsanların
darbe yemesi değildir, olay. Öyle görünse de değildir. Darbe yiyen, sevgidir.
Yaralanan, berelenen, kırılan sevgidir.
Her
konuşma, acabaları çağırır. Her bakışta, kopmuş gitmiş bir şeyler vardır.
Sevgi, yüreği doldurmayı bir türlü başaramaz. Yabancı gibi gelir insanlar
birbirlerine. Şüphe yüreklere çöreklenir; olası bir ayrılık, huzursuzluk nedeni
olarak dolaşır durur ayaklara.
Dağdan
kopan kayalar gibidir, kayıplar. Geriye gelmesi mümkün değildir. Her yükselen
kötü söz veya davranış, bir kaya parçası düşürür, gönül dağından.
Bir
de ihanet vardır. Yalan ya da iftira... Grayderler geçer, en sarp dağı dümdüz
eder.
Gitme
zamanı, gitmeyi bileceğiz. Geriye bakmadan, başarabildiğimiz kadar hızla
uzaklaşmaya çalışacağız. Geride bir şey kalmamıştır, bir yangın sonrasının
enkazından başka.
Ânı
değerlendirmeyi bilmeli insan. Elindekiyle yetinmeyi, dünyasını süslemeyi
bilmeli. Halen elinde olanları birer birer, tekrar tekrar düşünüp, Nimetleri
Sunan’a şükretmeli: „Hamdolsun! ..“ demelidir.
Giden
gitmiştir. Gelse de, eskisi gibi olamayacaktır. Yaşananlar, daha dayanılmaz
haliyle bir kez daha yaşanacaktır. O halde, aynı işkenceyi bir daha, artırılmış
şekliyle yaşamak istemenin mantığı nedir!
Geride
yıkıntı, kömür, kurum, is... Kurtarabildiklerimize bakalım. Sağlığımız, işimiz,
kalan hayatımız, en önemlisi; yüreğimiz.
Biz,
o yürekle severiz. O yürek ki sevmeye ayarlı. Bir kara taşı bile severiz. Yeter
ki güven versin, saygıyı hak etsin. Sevgi gelir. Hem de gümbür gümbür! ..
Umutsuzluk
yoktur bizde. Allah’ın merhameti sonsuzdur. Hazinesinde neler vardır! .. Yeter
ki hak etmeyi başaralım, istemeyi bilelim. Açılıncaya kadar, sabırla, dualarla
çalmaya devam edelim, merhamet kapısını! Mutlaka açacaktır! ..
“Allah,
gümüş kapıyı kapatırsa, altın kapıyı açar.”
***
Onur
BİLGE-KHA
0 Yorumlar